Henüz 23 yaşında ama ‘Tatlı İntikam’ ile ilk ekran deneyimini yaşayan Cemre Gümeli, cebine çok yetenek sığdırmış. İlkokul yıllarında dedesinin kendisine tahtadan ev yapmasını istemiş. Sanmayın ki amacı arkadaşlarıyla oraya kaçıp oyun oynamak olsun. Aksine orada özel kostümler dikip ailesine sergileyeceği oyunlara hazırlanmak için istemiş bunu. Küçük yaşta bale ile piyano ve solfej eğitimi almış. Üniversitede ise bir bölüm yetmemiş hem Medya İletişimi hem de Sanat Yönetimi okumuş. Bu yeteneklerinin yanına Türkan Şoray’ın canlandırdığı Azize karakterininki gibi delici kömür bakışlar ve delidolu ruh da eklenince tanınması kaçınılmaz oldu.
Onun yaşındaki oyuncular genellikle gençlik dizilerinde rol almayı arzularken o 29 yaşında, evli bir anne olan Simay’ı canlandırmaktan gayet mutlu. “Aslında ilk etapta işin bu yanını düşünmeye vaktim olmadı. Kadrodaki isimleri görünce aklım çıktı zaten. Fakat gerçekten bir anne gibi duracak mıyım diye sorguladım ilk etapta” diyen Cemre, söz konusu ‘Tatlı İntikam’ olduğunda dizginlenemez bir heyecanla konuşmaya başlıyor. 28’inde her şeyini bırakıp dünyayı gezenlere gıptayla baktığını söylese de ne bu sektör onu bırakır, ne de o oyunculuktan kopabilir. Onda bu içi içine sığmayan, tez canlı ruh ve cebinde de bu kadar yetenek varken sayısız projede karşımıza çıkması kaçınılmaz!
● ‘Tatlı İntikam’la birlikte tanıdık seni. Oyunculuk serüveni senin için ne zaman başladı?
+ Aslında ilkokulda başladı. O dönem ‘Midas’ın Kulakları’ adlı oyunda bile oynadım. Bale yapıyor ve piyano dersi alıyordum. Bayılıyordum bir şeyler sergilemeye. Fakat “Ben oyuncu olacağım” gibi bir durum da yoktu. Hatta arya sanatçısı olmak istiyordum. Düşün opera bile değil, arya (gülüyor). O dönem bir gün bale, bir gün de solfej ve piyano dersine gidiyordum. Çocukluğum Taksim’de geçti zaten. Derse girer, öğlen çıkıp Borsa Lokantası’na giderek iskender ya da döner yer; tatlı olarak da mutlaka çilekli turta alırdım. Yemek molası bitince derse geri dönerdim. Ortaokulda bunların hepsine ara verdim. Lisedeyse tam anlamıyla bir müzikal hastası olduğumu keşfettim.
● Aslında oyunculuk kadar müzik ve dans da hayatının merkezindeymiş.
+ Tabii! ‘Mamma Mia’nın tüm şarkılarını ezbere bilirdim. Zaten biraz da müzikal tutkum sayesinde baleye geri döndüm. Sonra Haldun Dormen’in Ekol Drama Sanat Evi’nde bir çalışması vardı; ona katıldım. O sırada başka bir ekiple daha çalışıyordum. Lise sonda artık oyunculuk isteği tamamen oturmuştu bende. Fakat yine de konservatuar sınavlarına girmedim. Çünkü oyunculuk kadar sanatın diğer dallarına da meraklıydım. Ve oyunculuğu kafama koyduğum ama sanat eğitimi almak gerektiği için çift ana dal yapıp hem Medya İletişim hem de Sanat Yönetimi bölümünde okudum. Medya İletişimi’nde özellikle fotoğraf ve video alanına yöneldim. Halam fotoğrafçı zaten. Onun stüdyosunda büyüdüğümü söyleyebilirim. Benim için idoldü. Tek başına stüdyosu olan, sürekli fotoğraf işiyle uğraşan bir kadındı benim gözümde.
● Arada bir de New York maceran olmuş galiba, değil mi?
+ Üçüncü sınıftayken değişim programıyla New York’a gittim. Çok fazla ders almayıp Stella Adler workshop’una yazıldım. Ancak kurs iptal oldu ve ben de başka bir workshop’a katıldım. O dönemde derslerimden biri müzedeydi. Her hafta Metropolitan Museum of Art’ın farklı bir bölümünü gezdik. Chelsea’de görmediğim galeri kalmamıştır. Bunun dışında dersim olsun olmasın sürekli workshop’a katıldığım stüdyodaydım. Meisner tekniği çalıştım. Döndükten bir yıl sonra okulum bitti. İstasyon Oyuncuları adında bir ekibimiz vardı. Orada tiyatroya devam ettim. O sırada ekranı denemeyi düşünürken şimdiki menajerimle tanıştım ve şans diyeyim cast dönemine denk geldim. Derken ‘Tatlı İntikam’ oldu.
● Dizide partner olanların sette ne kadar iyi anlaştığı konuşulur hep. Ben tam tersini sorsam; Emre’nin hangi huyu seni, senin hangi huyun onu sinir eder?
+ Bazen çok konuşuyorum. Özellikle set sabah erken saate denk geldiyse resmen çenem düşüyor (gülüyor). Hatta geçen hafta yaşandı yine bu. Ben o kadar konuştum ki Emre suskun bir şekilde dinledi beni. Emre’nin açıkçası beni sinir eden bir huyu yok. Çünkü çok rahat biri. Hatta ben bazen heyecanla bir şey anlatırım, o ise öylece bakar (gülüyor). Bendeki heyecan oluşmaz onda. Bizim tezatlığımız bu galiba.
● Gerçekte 23 yaşındasın ama Simay 29 yaşında, evli bir anne. Bu açıdan seni tereddüte düşüren herhangi bir durum oldu mu?
+ Açıkçası ilk etapta bunu düşünmeye vaktim olmadı (gülüyor). Öncelikle işin ucunda Kanal D ve D Yapım’ın olması beni çok heyecanlandırdı. Ayşenil Abla (Şamiloğlu), Kerem Abi (Atabeyoğlu) ve Zeyno Abla’nın (Günenç) adlarını görünce aklım çıktı zaten. Fakat sonra bir anda kafama dank etti ve “29 yaşında bir kadınım ve çocuğum var. Ben daha gencim; acaba üstesinden gelebilecek miyim? Kötü durur mu?” diye düşündüm. Gerçekten bir anne gibi duracak mıyım diye sorguladım ilk etapta. Çünkü bana sorarsan yaşımdan da küçük gösteren biriyim. Sonrasında kızımı kimin oynayacağını düşünmeye başladım. O yaş grubuyla anlaşabilecek miyim diye düşünüyordum. Bütün bu soru işaretleri, birlikte çalıştığım bu inanılmaz ekip sayesinde daha ilk bölümde silindi gitti.
● Yakın zamanda ‘Bodrum Masalı’ ve ‘Arkadaşlar İyidir’ gibi gençlik dizileri yayına girdi. Bunların teaserlarını gördüğünde ne kadar başarılı bir yapımda da rol alsan “Keşke bekleyip bu işlerde şansımı deneseydim” dediğin oldu mu?
+ ‘Bodrum Masalı’nın teaser’ını ilk gördüğümde heyecanlandım. Çok kaliteli ve iyi bir iş olduğunu hissettim. Maalesef henüz izleyemedim. Fakat bende hayatıma şu düşünce şekli hâkimdir: “Hayatımda bu olduysa mutlaka bir sebebi vardır”. Bugün keyifle izlenen ve sevilen bir işte oynuyorsam bunun böyle olması gerektiği içindir. Kötü bir şey olduğunda da kendi kendime hep “Tamam, takılma. Mutlaka bir sonuca bağlanacak” derim.
● Simay’ın en sevdiğin özelliği nedir?
+ Her ne kadar kızlar içinde sakin ve toparlayıcı gibi gözükse de özellikle geçmişte en ufak şeyden tatsızlık çıkarırdı. Başak ve Pelin’e öneride bulunduğu şeyleri kendi hayatında tam oturtamazdı. Galiba bu dengesiz halini seviyorum biraz. Çünkü bu değişkenliği aslında tamamen sevgisinden.
● Kendini onun gibi 29 yaşında ve çocuklu hayal edersen “Acaba Simay gibi mi olacağım?” dediğin bir özelliği var mı? Ya da diziyi izleyen arkadaşlarının seni ti’ye aldıkları oluyor mu?
+ Karakter olarak ti’ye aldıkları bir şey yok ama “Ayyy… İster misin sen de o yaşta evlilik ve çocuk?” diyen var (gülüyor). Hayat ne gösterir bilemeyiz ama en azından 30 yaşıma kadar evleneyim gibi bir düşüncem yok. Çünkü gerçekten yapmak istediğim çok şey var. En azından belli bir yaşa gelene kadar çoğu yeri gezmiş olmak isterim. Mimarisini ve sanatını görmek istediğim çok yer var. Gezdiğim yerleri çekip kurgulamak istiyorum. “28’inde işini bıraktı ve her şeyini satıp gitti” hikâyelerine gıptayla bakıyorum (gülüyor). Cesaret isteyen bir şey.
● Dizide kızın Bengisu’yu canlandıran Alya (İydiş) ile aranız nasıl?
+ Onun katıldığı ilk okuma provasında Alya’yı Emre’yle benim ortamıza oturttuk. Başta çok konuşmadı. Sete girmeden önce bize ısınması gerektiğini düşünüp çekimlere başlamadan onunla ve ailesiyle görüştük bir gün. Açıldı biraz o sırada. Fakat işin ilginç yanı bize Cemre Abla veya Emre Abi diye hitap etmiyor; anne ve baba diye sesleniyor. Mesela karavanda babasıyla oturuyor diyelim, eğer o sırada baba derse anlıyoruz ki Emre’yi (Taşkıran) çağırıyor. Sürekli sohbet ediyor bizimle. Tatilde ve okulda neler yaptığını anlatıyor. Sete geldiğinde ezberi tam oluyor. Kamera hiç yokmuş gibi, tek seferde oynayıp bitiriyor. Arada bize akıl verdiği de oluyor
+ Onun katıldığı ilk okuma provasında Alya’yı Emre’yle benim ortamıza oturttuk. Başta çok konuşmadı. Sete girmeden önce bize ısınması gerektiğini düşünüp çekimlere başlamadan onunla ve ailesiyle görüştük bir gün. Açıldı biraz o sırada. Fakat işin ilginç yanı bize Cemre Abla veya Emre Abi diye hitap etmiyor; anne ve baba diye sesleniyor. Mesela karavanda babasıyla oturuyor diyelim, eğer o sırada baba derse anlıyoruz ki Emre’yi (Taşkıran) çağırıyor. Sürekli sohbet ediyor bizimle. Tatilde ve okulda neler yaptığını anlatıyor. Sete geldiğinde ezberi tam oluyor. Kamera hiç yokmuş gibi, tek seferde oynayıp bitiriyor. Arada bize akıl verdiği de oluyor
(gülüyor).
● Daha önce Hazal (Türesan) ve Çağrı’dan (Çıtanak) çekirdek ekibi dinledim. Söz sırası sende.
+ Hazal demişken ilk ondan başlayayım. Benim bu işteki en büyük şansım o. Hazal gibi biriyle hayatımda karşılaşmamış olabilirim. Herkes için en iyisini isteyen ve düşünen biri. Bendeki yeri çok ayrı. Asla kopamayacağım kişilerden biri. Çağrı ise bir sıkıntım olduğunda ne olursa olsun arayabileceğim arkadaşlarımdan. Her koşulda beni dinleyeceğini biliyorum. Sohbet etmesi çok keyifli biri. Emre’ye gelirsem bence enerjimiz çok iyi tuttu. Bu işten sonra hem arkadaş hem de partner olarak sette ararım onu. Bir de sette çok uğraşırım onunla. O da “Bugün yine bana taktı” der ve sette benden başka kimsenin onunla uğraşamayacağını bilir (gülüyor). Leyla setteyken tamamen iş odaklı biri. O kadar disiplinli ki tamamen sahnesine kanalize oluyor. O yönüne hayranım. Tabiri caizse geyiğini de yapar ama bir yandan da tamamen izole eder kendini. Gözünde görüyorsun iş disiplinini. Furkan vefalıdır. Herkese mutlaka hatrını sorar,sarılıp öper. Kadirşinas sıfatı Furkan’a tam uyuyor.
+ Hazal demişken ilk ondan başlayayım. Benim bu işteki en büyük şansım o. Hazal gibi biriyle hayatımda karşılaşmamış olabilirim. Herkes için en iyisini isteyen ve düşünen biri. Bendeki yeri çok ayrı. Asla kopamayacağım kişilerden biri. Çağrı ise bir sıkıntım olduğunda ne olursa olsun arayabileceğim arkadaşlarımdan. Her koşulda beni dinleyeceğini biliyorum. Sohbet etmesi çok keyifli biri. Emre’ye gelirsem bence enerjimiz çok iyi tuttu. Bu işten sonra hem arkadaş hem de partner olarak sette ararım onu. Bir de sette çok uğraşırım onunla. O da “Bugün yine bana taktı” der ve sette benden başka kimsenin onunla uğraşamayacağını bilir (gülüyor). Leyla setteyken tamamen iş odaklı biri. O kadar disiplinli ki tamamen sahnesine kanalize oluyor. O yönüne hayranım. Tabiri caizse geyiğini de yapar ama bir yandan da tamamen izole eder kendini. Gözünde görüyorsun iş disiplinini. Furkan vefalıdır. Herkese mutlaka hatrını sorar,sarılıp öper. Kadirşinas sıfatı Furkan’a tam uyuyor.
● Simay ve Hakan’la birlikte diğer iki çift için de sahne yazmanı isteseler ne yazardın?
+ Pelin ve Sinan, Rüzgar’ın evindeler. Pelin de Rüzgar’ın çantasından evlilik cüzdanına bakacak. Koltuğun altına düşürüyor o sırada. Leyla’nın bu sahnedeki performansına çok gülmüştüm. Furkan’la karşılıklı paslaşmaları harikaydı. Onlara kesin bu tarz bir sahne yazardım. Hazal ve Çağrı’yı ise Bülent’in Başak’ın üzerine gittiği ve Başak’ın durumu kurtarmaya çalıştığı bir sahnede izlemek isterdim. Hazal komediyi çok iyi oynayabilen bir oyuncu. Çağrı ise abartmadan, yerinde oynuyor. En son geçtiğimiz haftaki bölümde isteme sahnesi çekilirken Çağrı’nın yakını alındığında hayranlıkla izledim onu. Emre’yle bana da ikimizin de birbirine karşı sinirlendiği, dolduğu ama komedisi yüksek bir sahne yazardım.
+ Pelin ve Sinan, Rüzgar’ın evindeler. Pelin de Rüzgar’ın çantasından evlilik cüzdanına bakacak. Koltuğun altına düşürüyor o sırada. Leyla’nın bu sahnedeki performansına çok gülmüştüm. Furkan’la karşılıklı paslaşmaları harikaydı. Onlara kesin bu tarz bir sahne yazardım. Hazal ve Çağrı’yı ise Bülent’in Başak’ın üzerine gittiği ve Başak’ın durumu kurtarmaya çalıştığı bir sahnede izlemek isterdim. Hazal komediyi çok iyi oynayabilen bir oyuncu. Çağrı ise abartmadan, yerinde oynuyor. En son geçtiğimiz haftaki bölümde isteme sahnesi çekilirken Çağrı’nın yakını alındığında hayranlıkla izledim onu. Emre’yle bana da ikimizin de birbirine karşı sinirlendiği, dolduğu ama komedisi yüksek bir sahne yazardım.
● Bengisu’nun okulundaki çocuklardan birinin ailesiyle aranızdaki absürt iletişimi yansıtan bir sahne güzel olurdu.
+ Çok da keyifli oynarız (gülüyor). Simay’ın Hakan’ı kıskandığını gördük. Tam tersi bir durum olsa Hakan’ın ne yapacağını görmek de güzel olur.
+ Çok da keyifli oynarız (gülüyor). Simay’ın Hakan’ı kıskandığını gördük. Tam tersi bir durum olsa Hakan’ın ne yapacağını görmek de güzel olur.
● Nasıl bir çocuktun ?
+ Deyim yerindeyse erkek gibi bir çocuktum. Bütün yara izlerim durur. Korkunç derecede yaramaz, asla pembe rengi sevmeyen, hep pantolon giyen, kısa saçlı ve yerinde duramayan biriydim. Barbie bebekten nefret ederdim (gülüyor).
● Çocukken oyun neydi senin için?
+ Hayata dair şeylerdi benim için oyun. Mesela etrafımdaki insanların işlerini kendime oyun yapıp oynamaya bayılırdım. Tabii kaçınılmaz olarak futbol oynardım. Marmara Ereğlisi’nde bizim, Gemlik’te ise babaannemlerin yazlığı vardı. Ben hep bu iki yerdeydim. Beni ancak gece 2’ye doğru eve sokarlardı. Dans ederdim ve tiyatro hastasıydım. Küçük piyesler hazırlayıp onu annemlere sergilerdik. Dedeme tahta ev yaptırayım diye düşünürdüm. Böylece orada oyunlarımızı sahneleyebilirdik. Her şeyi kendi başına halleden ve kendi kendine öğrenen biriydim.
● Dans, piyano ve ses. Bu üç özellikten en çok hangisini oyunculuğunda kullanmak istersin?
+ Sahnede bale yaptım ve o duyguyu tattım. O yüzden şarkı söylemek isterdim.
● Bir dram bir de komedi sahnesi için şarkı seçmeni istesem; bunlar hangileri olurdu?
● Oyunculukla birlikte keşfettiğin bir özelliğin var mı?
+ Görsel hafızamın çok kuvvetli olduğunu fark ettim. Bana senaryoyu iki kere göster; anında replikler ve akış aklımda kalır. Fakat biri bana repliğimi okusun kesinlikle hafızamda tutamam.
+ Görsel hafızamın çok kuvvetli olduğunu fark ettim. Bana senaryoyu iki kere göster; anında replikler ve akış aklımda kalır. Fakat biri bana repliğimi okusun kesinlikle hafızamda tutamam.
● Hayatta kendinle en büyük kavgan nedir?
+ Çok heyecanlı ve tez canlı biriyim. Sadece kariyerimde değil, ailem ve arkadaşlarımla olan ilişkilerimde de. Çabuk tüketmemeye ve kendimi frenlemeye çalışırım hep. Mesela iki arkadaşım dargın olsun, anında araya girip onları barıştırırım. Öyle durup bekleyemem. Annemin tam tersiyim galiba. O aşırı sakin ve sabırlı biridir. Her şeyi gidişatına bırakır. Sinirlendiğini de çok nadir görürsün. Bense hem duygusal hem de mantıksal anlamda çok heyecanlanıyorum.
+ Çok heyecanlı ve tez canlı biriyim. Sadece kariyerimde değil, ailem ve arkadaşlarımla olan ilişkilerimde de. Çabuk tüketmemeye ve kendimi frenlemeye çalışırım hep. Mesela iki arkadaşım dargın olsun, anında araya girip onları barıştırırım. Öyle durup bekleyemem. Annemin tam tersiyim galiba. O aşırı sakin ve sabırlı biridir. Her şeyi gidişatına bırakır. Sinirlendiğini de çok nadir görürsün. Bense hem duygusal hem de mantıksal anlamda çok heyecanlanıyorum.
● Hiç pes etmeye yaklaştığın bir an oldu mu?
+ Tabii ki çok yorulduğum, uykusuz kaldığım anlar oldu. Hangi sette olmuyor ki? Fakat böyle anlarda tez canlılığımı ve heyecanımı törpüleyip “Sakin ol. Çünkü bu herkesin elde ettiği bir fırsat değil. Pek çok oyuncu sırf bu iş için İstanbul’a geliyor. Yeri geldiğinde aylarca işsiz kalıyor” diyorum kendime. Bence bu meslekte bıktım demek nankörlük. Her ne kadar yorulsam da gün sonunda çok güzel bir işim ve ekip arkadaşlarım var. Hayatta herkes keyif aldığı işi yapamıyor. Ben sevdiğim işi yapıyorum. Sete çok mutlu gidiyorum.
+ Tabii ki çok yorulduğum, uykusuz kaldığım anlar oldu. Hangi sette olmuyor ki? Fakat böyle anlarda tez canlılığımı ve heyecanımı törpüleyip “Sakin ol. Çünkü bu herkesin elde ettiği bir fırsat değil. Pek çok oyuncu sırf bu iş için İstanbul’a geliyor. Yeri geldiğinde aylarca işsiz kalıyor” diyorum kendime. Bence bu meslekte bıktım demek nankörlük. Her ne kadar yorulsam da gün sonunda çok güzel bir işim ve ekip arkadaşlarım var. Hayatta herkes keyif aldığı işi yapamıyor. Ben sevdiğim işi yapıyorum. Sete çok mutlu gidiyorum.
● Bir yıl sonra seninle bu masada tekrar buluştuk. Hangi projen için konuşuyor oluruz?
+ Dram türünde iyi bir sinema filmi (gülüyor).
● Bu filmde kiminle karşılıklı oynamak istersin?
+ Hangi birini söylesem? Aklıma ilk gelen Şener Şen. ‘Gönül Yarası’nda Meltem Cumbul ile karşılıklı performanslarına hayran kalmıştım. Onun karşısında ben nasıl olurdum bilmiyorum. Çok heyecanlanıp deli gibi çalışacağım kesin.
+ Hangi birini söylesem? Aklıma ilk gelen Şener Şen. ‘Gönül Yarası’nda Meltem Cumbul ile karşılıklı performanslarına hayran kalmıştım. Onun karşısında ben nasıl olurdum bilmiyorum. Çok heyecanlanıp deli gibi çalışacağım kesin.
● Son zamanlarda en çok etkilendiğin film
+ Sanırım çok da etkilendiğim bir film yok ama yeni izlemeye başladığım dizi olan ‘The Night Of ‘u söyleyebilirim. Mini dizi olmasına rağmen film gibi akıyor, ilk bölümünü gözünü kırpmadan izlemiştim.
● Hayal kırıklığına uğradığın film
+ Batman v Superman: Dawn of Justice
● Son günlerde en sık dinlediğin şarkı
+ Low Roar – ‘I’ll Keep Coming’
● Rüya şehrin
+ New York ve eskilerin, hatta ‘The Dreamers’ filminin Paris’i
● Seni en çok etkileyen sanatçılar
+ Jackson Pollock, Willem de Kooning ve Jeff Koons. Özellikle modern sanattan daha pek çok isim sayabilirim.
● Senin aldığın ve sana alınabilecek banko hediye
+ Okuduğum ve tavsiye edebileceğim bir kitap alırım veya manevi değeri olan özel bir şey hazırlarım. Bana ise kitap ya da o sırada kafayı taktığım bir obje veya kıyafet alınabilir. Aynı şekilde konser bileti de beni çok mutlu eder (gülüyor).
● Takip ettiğin diziler
+ Çok fazla var aslında ama mesela 'Shameless'a bayılıyorum.Bunun yanında 'Game of Thrones','Gotham','Modern Family' ve 'Narcos' da izliyorum. Bir de vazgeçemeyip 20 kez izlediğim 'Friends' ve 'Sex and the City'.
● Hayatta olmayan ünlü birine tek bir soru sorma hakkın olsa; bu kim olurdu ve ne sorardın ?
+ Marcel Duchamp ve Jean Luc Godard'a efsane eserlerini yaratmadan önceki süreci sorardım.Çünkü eserlerin altını doldurmak kolay ama o noktaya geliş süreci bende her zaman daha merak uyandırmıştır.
RANİNİ.TV
Fotoğraflar : Emre Yunusoğlu
Röportaj : Cansu Uras
Cemre Gümeli Elbise Markası : Twist
Cemre Gümeli Mayo Markası : 5th position
Cemre Gümeli Jean Şort Markası : İpekyol
Cemre Gümeli Takıları Markası : Ekria ve Editör
Cemre Gümeli Pantolon Markası : H&M
Fotoğraf çekimi için kullanılan mekan : Four Seasons Istanbul at the Bosphorus
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder